Ben sizi Mısırda köle olmaktan kurtaran Tanrınız RABbim. Boyunduruğunuzu kırdım. Sizi başı dik yaşattım.»
Topraklarını alacağınız ulusların ilahlarına taptıkları yüksek dağlardaki, tepelerdeki, bol yapraklı her ağacın altındaki yerleri tümüyle yıkacaksınız.
«Koparalım onların kayışlarını» diyorlar,«Atalım üzerimizden bağlarını.»
Sadık kent nasıl da fahişe oldu!Adaletle doluydu, doğruluğun barınağıydı,Şimdiyse katillerle doldu.
Yatağınızı ulu, yüksek dağa serdiniz,Oraya bile kurban kesmeye gidiyorsunuz.
Yalınayak koşmaktan sakın,Susuzluktan boğazını koru.Ama sen, ‹Boş ver!Ben başka ilahları seviyorum,Onları izleyeceğim› dedin.
«Çıplak tepelere bak da gör.Sevişmediğin yer mi kaldı?Çölde yaşayan bedevi gibiYol kenarlarında oynaşlarını bekleyip durdun.Fahişeliğinle, kötülüklerinle ülkeyi kirlettin.
Kral Yoşiya döneminde RAB bana, «Dönek İsrailin yaptığını gördün mü?» dedi, «Her yüksek tepenin üzerine, her bol yapraklı ağacın altına gidip fahişelik etti.
Bol yapraklı her ağacın yanında,Her yüksek tepedeki sunaklarla,Aşera putlarıylaÇocuklarıymış gibi ilgileniyorlar.
«O gün› diyor Her Şeye Egemen RAB,‹Boyunlarındaki boyunduruğu kıracak,Bağlarını koparacağım.Bundan böyle yabancılar onlarıKendilerine köle etmeyecekler.
Putlarının arasına, sunaklarının çevresine, her yüksek tepeye, dağ doruğuna, her yeşeren bol yapraklı ağacın altına cesetleri serilince, benim RAB olduğumu anlayacaklar. Oralarda putlarına güzel kokulu buhur sundular.